
İnsanlara baktım, hep bana tarif edilen gibiydiler. Giyimleri, kuşamları iyi, sıcak bir ofiste, belli saatlerde çalışıyorlar, istediklerini satın alabiliyorlar, istedikleri yere gidebiliyorlardı. Peki yüzlerinde niye hep o aynı ifade vardı, niye olması gerektiği kadar mutlu değillerdi? Sabahları ya da akşamları otobüslerde, dolmuşlarda, vapurlarda karşılaştığım o ifadelerin arasına karışırsam, benden bunu isteyenler mutlu olacaklar mıydı? Ben mutlu olacak mıydım?
Yollarda olmalıydım ben. Yeni yollar, yeni yolcular tanımalı, yeni yerler görmeliydim. İnsanların mutlu anlarına şahit olmalı, onlarla güzel şeyler paylaşmalı, yaşamalıydım. Bu isteklerimi defalarca anlatsam da savunamadım kendimi, doğru değildim ben, doğru insanların karşısında söyleyecek doğru sözlerim vardı ama onlar anlamayacaklardı beni.
Sokaklarda yürüdüm, insanları seyrettim, çay içtim, değiştiremedim hiç bir şeyi. Bir kitapçıya attım kendimi, belki satır aralarında bir cevap bulurdum kendime. Kitabı elime alıp arkasını çevirince buluverdim cevabımı. Herkes gibi olmayı tercih etmeyebilirdim, başka insanlar vardı, karışıverirdim onların arasına. Hem kendim mutlu olurdum, hem yanımdakiler mutlu olurdu benim mutluluğumla. Ya mutlu olmayanlar; onlar da artık kendilerini mutlu edecek birilerini buluverirler canım, herkese yetemem ki.
O günden öncede yollardaydım, ama artık cevaplarım vardı. Arada gökyüzüne bakıp derin bir soluk alıyor, kuşlarla selamlaşıp halime şükrediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder